En güncel kitap özetleri ve okuma tavsiyeleri

Menü

Hyunam - Dong Kitabevi - Hwang Bo-reum Kitap Kapağı
40

Yazar: Hwang Bo-reum

Yayınevi: ATHİCA YAYINLARI

ISBN: 9786259871462

Sayfa Sayısı: 288

Boyutlar: 13.5 x 21 cm

Dil: TÜRKÇE

Yayın Tarihi: 07.03.2024

Hyunam - Dong Kitabevi

Hwang Bo-reum

Üye Ol, Kitap Özetleri Yaz ve Puan Kazan!

Kitap özetleri yazarak Kitap Puanları kazan ve özel içeriklere eriş!

Ücretsiz Üyelik Puan Kazan
ÜYE OL VE KAZANMAYA BAŞLA
Kitap Özeti
Onaylanmış İçerik
Hyunam-Dong Kitabevi - Hwang Bo-Reum

Bazen insanın hayatı, gürültünün tam ortasında ansızın durur. Telefonların, vaatlerin, koşuşturmanın arasından ince bir sızı geçer ve “Bu muydu hepsi?” diye fısıldar. Kimileri bu sesi duyar duymaz kulaklarını kapatır; kimileri ise peşinden gitmeye cesaret eder. Güney Koreli yazar Hwang Bo-Reum, Hyunam-Dong Kitabevinde işte o cesareti anlatır: Hayatın savurduğu bir kadının, kendine ait bir köşeyi yeniden inşa edişini… Üstelik bunu öyle naif, öyle insanın içini ısıtan bir dille yapar ki, kitabı okurken sayfalara değil, bir bardak kahve eşliğinde bir dostun kalbine eğiliyormuşsunuz gibi hissedersiniz.

Romanın merkezinde, hayatın herhangi bir sokağından geçebileceğimiz kadar tanıdık bir kadın vardır: Yeongju. Bir zamanlar güvenli sandığı bir evliliği, gelecek planları, toplumun “olması gerektiğini” söylediği her şeye sahip gibi görünür. Fakat içindeki sessizlik, dışarıdaki gürültüden daha ağırdır. Evliliği üzerindeki görünmez ipler gittikçe sıkılır, beklentiler, alışkanlıklar ve başkalarını memnun etme çabası onu kendi hayatından uzaklaştırır. Bir gün o sızı, artık ertelenemeyecek kadar büyür. Yeongju, cesur ama korkulu bir kararla boşanır. Hem özgürleşir hem savunmasız kalır. Hayat, tuhaf bir şekilde boşluğa dönüşür ama o boşlukta yeni bir yol da belirir.

Bu yol, Seul’ün Hyunam-Dong semtinde eski bir binanın içine gizlenmiş küçücük bir kitabevine çıkar. Burası, önce bir fikir, sonra bir umut, en sonunda da bir yuva olur. Yeongju bu dükkânı açarken ne ticari bir öngörüsü vardır ne de büyük hayalleri. Tek istediği, nefes alabilmek, gerçek bir yer hissi bulabilmek, insanların içlerinden taşırmadıkları duygularına, yarım kalmış hikâyelerine, utangaç umutlarına bir masa açabilmektir. Kitabevi, onun için kağıt ve raflardan çok daha fazlasına dönüşür: iyileşmenin, kendini tanımanın ve yeniden başlayabilmenin mekânı.

Roman ilerledikçe kitabevini dolduran insanlar, Yeongju’nun hayatına sessizce sızar. Henüz hayallerine cesaret edemeyen bir genç, yalnızlığını gizlemek için hep gülümseyen biri, yıllardır kendini ikinci plana atan çalışma arkadaşları, ruhu yorulmuş şehir sakinleri… Her biri rutininin içinde sıkışmış, görünmez yaralar taşıyan karakterlerdir. Onların kitabevine gelişi, okuru da bu küçük dünyaya çağırır. Çünkü belki biz de oraya girsek, raflara dokunsak, “ben de yoruldum” desek kimse garipsemeyecektir.

Kitabın en güçlü yanlarından biri, büyük olaylar yerine küçük hayat anlarını anlatmasıdır. Bir fincan çayın buharı, eski bir defterin sayfa kokusu, yağmurun cama vurma sesi… Hwang Bo-Reum, mutluluğun çoğu zaman gösterişli değil, sessiz olduğunu hatırlatır. İyileşmek, bir gecede gerçekleşen mucize değil; günlerin, düşüncelerin, insan temasının yavaş yavaş içe işlemesidir. Hyunam-Dong Kitabevi de tam olarak bu iyileşme ritmini taşır. Romanın dili sakin akar, okur acele etmez, nefeslenir, durur, düşünür.

Yeongju’nun hikâyesi sadece bireysel bir yeniden doğuş değildir; özellikle Doğu Asya toplumlarında kadınların üzerine yüklenen beklentilere, başarı takıntısına, görünmez sosyal baskılara da sessizce ayna tutar. Evliliğin sorgulanamaz kutsallığı, mutluluğun dışarıdan onaylanması, “başarılı olmak” ile “iyi yaşamak” arasındaki uçurum… Roman bütün bunları ders verir gibi değil, hayatın içinden geçerek anlatır. Çünkü çoğu zaman en derin sorgulamalar, bir yabancıyla yapılan kısa bir sohbetten, rafta tesadüfen bulunan bir kitaptan, paylaşılan sessizlikten çıkar.

Yeongju’nun dönüşümü, kendine dönmenin meşakkatli ama umutlu yolculuğudur. Başlangıçta kitabevi sadece hayatta kalma çabasıyken zamanla başka insanların nefes alanı olur. Bu küçük mekân, kentin kalabalığında unutulmuş bir gerçeği hatırlatır: İnsanlar, hikâyelerini anlatacak bir yer bulduklarında değişirler. Hwang Bo-Reum roman boyunca okura, “Kimse yalnız değil, sadece birinin gelip bizi dinlemesine ihtiyacımız var,” der gibi konuşur.

Elbette roman sadece huzurdan ibaret değildir. Yeongju geçmişiyle yüzleşir, hayal kırıklıkları geri döner, parasal zorluklar, tereddütler, korkular kapıyı çalar. Ancak bu zorluklar, dram yaratmak için değil, yaşamın doğasını olduğu gibi göstermek içindir. Çünkü gerçek değişim hep bir bedel ister. Kitap, acının büyüklüğünden değil, onun içinden filizlenen umuttan beslenir. Belki de bu yüzden okurun kalbine fark ettirmeden yerleşir.

Hwang Bo-Reum’un üslubu yalın ama derindendir; fazla süs kullanmaz, çünkü duygu zaten yeterince güçlüdür. Sayfalar arasında dolaşırken kendinizi abartıdan uzak, içten ve yumuşak bir anlatının içinde bulursunuz. Kitap, modern hayatın hızına karşı nazik bir itirazdır. “Yavaşla,” der, “kendi sesini duyana kadar yavaşla.” Kimi kitaplar dünyayı değiştirme iddiasıyla yazılır; Hyunam-Dong Kitabevi ise dünyayı iyileştirme ihtimaline inanır.

Roman bittiğinde okurun içinde tuhaf bir sıcaklık kalır. Belki yeni bir karar verecek cesaret, belki uzun zamandır ertelenmiş bir hayalin hatırlanışı, belki de sadece içimize düşen mütevazı bir huzur… Çünkü hepimiz hayatımızın bir yerinde, görünmez bir Hyunam-Dong kitabevine ihtiyaç duyarız: Bizi olduğumuz gibi kabul eden, yargılamayan, acele ettirmeyen bir yer.

Ve belki de kitap tam da bu yüzden sevilir. Çünkü Yeongju bizden biridir. Çünkü hepimiz bazen kaybolur, bazen yeniden kuruluruz. Çünkü insan, her şeye rağmen yaşamak ve anlam bulmak ister. Bu roman, o anlam arayışının zarif, incelikli ve umutlu bir hikâyesidir.

Belki senin de hayatında sessizce kapı aralığından bakıp “Girebilir miyim?” diyen bir hayalin vardır. Belki çoktan vazgeçmişsindir. Ama kim bilir… Belki bir gün, küçük bir kitabevinin ışığına denk gelirsin. Belki orada, kendine ait bir yer bulursun. Hyunam-Dong Kitabevi tam da bu ihtimali hatırlatır — iyi ki hatırlatır.

Okurken yanında bir fincan kahve olursa güzel olur; ama en güzeli, okuma bittikten sonra hâlâ o kitabevinin kapısını açık bırakmasıdır. Çünkü insan, bazen bir kitabın içinde, kendi evini bulur.


Editör: Okan Arda
783 kelime | 25.11.2025
Kapak Yazısı

Youngju her şeyi doğru yapmıştır; üniversiteye gitmiş, düzgün bir adamla evlenmiş, saygın bir işe girmiştir. Sonra bir anda her şey altüst olur. Tükenmişlik hissiyle eski hayatını terk eder, zirvedeki kariyerini bırakır, kocasından boşanır ve hayalinin peşinden gider. Bir kitapçı dükkânı açar...Youngju ve müşterileri, Seul’ün şirin bir mahallesinde kitapların arasına sığınırlar. Yalnız bir baristadan evli ama mutsuz bir ev hanımına ve Youngju’da özel bir şeyler olduğunu gören yazara kadar hepsinin geçmişinde hayal kırıklıkları vardır. Hyunam-Dong Kitabevi zamanla onların, hayatı nasıl yaşamaları gerektiğini öğrendiği yer haline gelir. 

(Tanıtım Bülteninden)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Kitaptan Alıntılar

“Kitap okuyanlar, yani başkalarının acılarını paylaşabilenler çoğalmalı ki dünya daha hızlı güzelleşebilsin.”

Sayfa: 44

"Bütün gün deliler gibi çalışsanda geriye hiçbir şeyin kalmadığı, hayır, sadece yorgunluğun kaldığı bir hayat!"

Sayfa: 145

"Kitaplar bizi başkalarının önüne ya da üstüne koymaz; başkalarının yanında durmamızda yardımcı olur."

“İnsan en nihayetinde bir ada değil midir? Bir ada kadar tek başına, bir ada kadar kimsesiz. Öte yandan tek başına ve kimsesiz olmanın aslında tamamıyla kötü olmadığı fikri kuşatıyor beni. Zira tek başına olmak beraberinde özgürlüğü getirdiği gibi, kimsesiz olmak derinlere inmemize olanak sağlar. Karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum. 'A, sen burada mıydın?', 'Evet, ben hep buradaydım' diyen romanlardan bahsediyorum. 'Doğrusu bunca zaman tek başımaydım ama artık o kadar ıssız kalmama gerek kalmadı, senin sayende' diyebilmek kalbimizde bir umudun doğmasını mümkün kılar. Bu kitap bana tam da bu umudu tattırdı."

Sayfa: 15

"Keyfimi kaçıran tek şey son günlerde hiç kitap okuyamıyor oluşum. Zaman bulamıyorum."

Sayfa: 203

"Çoğu zaman başkalarını düşünmekten asıl kendimizi düşünemez hale geliyorduk."

Sayfa: 31

"Ben çok ağladım. Ağlamak istediğinde ağlaman lazım. Yüreğin ağlıyorsa, sen de ağlamalısın. Böyle böyle yavaşça iyileşiyor insan."

Sayfa: 10

"Artık sonu olmayan bir yolda yürüyor veya beton bir duvarı boş yere itiyor hissine kapılmak istemiyordu. Sadece dinlenmek istiyordu."

Sayfa: 58

Yazarın Diğer Kitapları

Yazarın başka kitabı bulunamadı.

Bu Kitabı Tartışalım!

Bu kitap hakkında henüz tartışma başlatılmamış. İlk tartışmayı başlatan siz olun!

Okuma Listeme Ekle