En güncel kitap özetleri ve okuma tavsiyeleri

Menü

Azdahak - İskender Pala Kitap Kapağı
64

Yazar: İskender Pala

Yayınevi: KAPI YAYINLARI

ISBN: 9786256661493

Sayfa Sayısı: 376

Boyutlar: 13.5 x 19.5 cm

Dil: TÜRKÇE

Yayın Tarihi: 20.08.2025

Azdahak

İskender Pala

Üye Ol, Kitap Özetleri Yaz ve Puan Kazan!

Kitap özetleri yazarak Kitap Puanları kazan ve özel içeriklere eriş!

Ücretsiz Üyelik Puan Kazan
ÜYE OL VE KAZANMAYA BAŞLA
Kitap Özeti
Onaylanmış İçerik
Azdahak - İskender Pala

Bazı kitaplar vardır, insanı tam ortasından ikiye böler.

Bir yaranda korku, diğer yaranda umut…

Bir sayfasında zulüm, ötekinde direniş…

Ve kapattığında fark edersin ki aslında kitap değil, sen yürüdün o yolun içinden. İskender Pala’nın Azdahak romanı, işte böyle bir yolculuktur. Karanlığın içinden geçen ve yine de ışığa doğru yürümeyi öğreten bir hikâye.

Belki bir efsane, belki tarihin kıyısına sinmiş bir çığlık. Belki de insanın içindeki o kadim çatışmanın, “iyinin kötüyü yenme arzusu”nun modern bir fısıltısı…

Hikâye, tek bir sesle açılır: Zulmün sesi.

Azdahak adını duyduğun anda bile ürperti bırakan, karanlık bir hükümdarın simgesi. Ama romanda Azdahak sadece biri değildir; bir isimden çok, bir hâl, bir karanlık türü, bir korku biçimi. İskender Pala, bu romanda sadece bir hükümdarın hikâyesini anlatmaz; o hükümdarın gölgesinde ezilen insanların, korkunun arasından cesaret devşiren yüreklerin, ışığın peşinde koşanların hikâyesini de anlatır. Bir masal gibi başlar roman, ama masaldan çok gerçeğin keskin taşlarına basarak yürür. İlk sayfadan itibaren hissedersin: Bu dünyada kimse tamamen iyi ya da tamamen kötü değildir. Ama bazı insanlar vardır, kötülüğün karanlığında o kadar kaybolmuşlardır ki onları ancak bir halkın uyanışı durdurabilir.

Roman, antik çağların efsanevi atmosferinde açılır. Pers mitolojisi, Mezopotamya anlatıları, Zerdüşti izler ve kadim destanlar daha ilk sayfalardan itibaren dokusunu hissettirir.

İskender Pala, tarihle efsaneyi birbirine dolayan bir üslup kullanır; zamanı kesin bir çerçeveye hapsetmez. Çünkü Azdahak’ın hikâyesi, tarihin belirli bir yılına değil, “insanlığın karanlık dönemlerine” aittir.

Azdahak, zalimliğin sembolüdür.

Halkının üzerine kabus gibi çöken, korkuyla hükmeden, kendi karanlığını gölge gibi büyüten bir hükümdar. Onun zulmü o kadar derindir ki, insanlar artık iyiliğin bir hayal olduğuna bile inanmaya başlar. Fakat romanda bir kıvılcım vardır: Güneş yüzlü bir umut, bir ses, bir karşı duruş. Bu umut, kimi zaman bir bilgenin dilinden dökülen sözlerde, kimi zaman bir halk ozanının mısralarında, kimi zaman da sıradan insanların sessiz direnişinde belirir.

Kitap boyunca Azdahak’ın yükselişi ve çöküşü anlatılırken, arka planda bir halkın uyanışı da izlenir.

Zulüm arttıkça, hareketlenme artar. Karanlık büyüdükçe, ışığa duyulan ihtiyaç da büyür.

Pala’nın metninde kahraman, tek bir kişi değildir. Kahraman, halkın kendisidir. İnsanların içindeki o küçük ama sarsılmaz umut, romanın asıl taşıyıcı gücüdür. Bir yanda sarayın ihtişamı, bir yanda zulmün gölgesinde titreyen evler… Bir yanda Azdahak’ın kanla yazılmış iktidarı, bir yanda adalet uğruna can verenler…Bu iki uç arasında, okur sürekli bir gerilim hisseder.

Azdahak’ın sonu, aslında bir hükümdarın değil; bir karanlık döneminin sonudur. Romanın finalinde ışığın yavaşça yükselmesi, okurda bir ferahlık bırakır. Çünkü Pala, tarihin karanlık sayfalarında bile insanın içindeki iyiliğin galip gelebileceğine dair bir inanç taşır.

Azdahak, bir “kötü hükümdar hikâyesi” değildir yalnızca. O, insanlığın en eski sorusunun ete kemiğe bürünmüş hâlidir:

Kötülük neden vardır? Ve iyilik nasıl ayakta kalır?

İskender Pala, kötülüğü sadece korkunç bir yüzle değil; bir sistemle, bir düzenle, bir zihniyetle anlatır.

Azdahak’ın kendi iç çelişkileri, onun sürekli büyüyen korkuları, kötülüğün aslında zayıflığın ürünü olduğunu gösterir.

Romandaki karakterlerin bir kısmı karanlığa teslim olur; bir kısmı ise küçük ışıklar gibi romanın içine serpiştirilmiştir. Onlar, umudun ne kadar basit ama ne kadar güçlü olabileceğini hissettirir. Pala’nın dili, tarihsel derinlikle masalsı anlatı arasında sürekli bir denge kurar. Kimi sayfada destansı bir ton vardır; kimi sayfada ise neredeyse modern bir fabl gibi yalın bir üslup görülür. Bu üslup, romanı hem genç okura hem yetişkin okura açan bir kapıdır. Azdahak bir yandan karanlığı anlatır, bir yandan da şu soruyu fısıldar:

“İnsan, içindeki ejderhayı yenebilir mi?”

Çünkü Azdahak sadece dışarıdaki zalim değildir. Bazen içimizde büyüyen öfke, hırs, korku, çaresizlik de birer azdahaktır. Romanın en önemli başarısı, bu metaforu okurun kalbine sessizce yerleştirmesidir. Azdahak, okuru karanlığın tam ortasına bırakır, evet. Ama oradan çıktığında, içindeki bir şeyin değiştiğini hissedersin. Belki daha sessiz bir cesaret, belki daha güçlü bir umut, belki de artık her karanlığın en sonunda bir ışık olduğuna dair o sarsılmaz inanç… Bu kitap, yalnızca bir efsane ya da tarih romanı değildir. Bu kitap, insanın içindeki mücadeleye yazılmış bir hatırlatmadır:

Zulüm ne kadar güçlü olursa olsun, bir gün mutlaka ışık uyanır.


Eğer bir gece lambasının ışığında, sakin bir anda bu romanı açarsan, göreceksin:

Azdahak’ın gölgesi geçip gidecek ve sen, içindeki küçük ışığın sesini biraz daha net duyacaksın.



Editör: Okan Arda
661 kelime | 24.11.2025
Kapak Yazısı

“Bu topraklardaki zulüm hiç bitmeyecek, kargaşa hep sürecek, kan akışı durmadan körüklenecek. Beklenen kurtarıcının gelmesi için şiddet ve ölümler daimî olmak zorunda. Burayı cehenneme çevirenlerin inancı, ‘Kanı ne kadar çoğaltırsanız cennete o kadar yaklaşacaksınız!’ diyor. Kıyameti isteyen bu sapkın akıllar, bunu başararak kendilerini kurtaracaklarını düşünüyorlar.Hayır, buna müsaade edemeyiz!”Cümleler 1577 yılının İstanbul’undan…Ama sanki trajedinin, acının, feryatların hiç bitmediği günümüz Ortadoğu’sunu anlatıyor.İnsanlık tarihi biraz da zulümler tarihidir.Kan ve şiddet üzerinden yapılan hesaplar dünyayı kaosa sürüklemeye başladığında sapkın akıllar, gökten inecek muhayyel bir kurtarıcı için cinayetler işlemeyi, zulümler üretmeyi masum bir iman olarak görürler.Gerisi insanlığın kaderidir.Elinizdeki kitap, bir kurtarıcı uğruna akıl almaz cinayetlere, zulümlere, acılara inanç diye koşan kötülerin ve elbette onları durdurmak isteyen iyilerin nefes kesen hikâyesi. Dünyada olup bitenleri anlamak için… İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…

(Tanıtım Bülteninden)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Kitaptan Alıntılar

"Bu, gökte ramazan hilâlinin görüldüğüne, yerde birilerinin başına çorap örüldüğüne dairdir."

Sayfa: 9

“Marifet hatalarla dolu bir dünyada hatasız yaşayabilmek değil midir?”

“Giden gittiğiyle kalıyor.”

“Seven bir erkeğin cesede bile dönüşse sevgilisinden ayrılması mümkün olabilir miydi?”

"Haksızlık karşısında susuyorsan hayatta değilsindir, ölüsündür."

Sayfa: 225

"Bilginin tamamını paylaşma, kimin düşman olduğunu bilemezsin!"

Sayfa: 183

"Sen karanlıktan korkuyorsun ya, yanında olmadığım gecelerde dışarıdan sana dolunay veya yıldızlar eşlik etsin diye sana her odası pencereli bir ev yaptıracağım."

Sayfa: 33

"Unutmayalım, bütün çeşmeler ölüme susayanlar içindir."

Sayfa: 89

"Unutma, nehre düştüğünde boğulmazsın, pes ettiğinde boğulursun."

Sayfa: 152

"İlahi adalet ölümle başlar ve ölümle eşitlenir."

Yazarın Diğer Kitapları

Yazarın başka kitabı bulunamadı.

Bu Kitabı Tartışalım!

Bu kitap hakkında henüz tartışma başlatılmamış. İlk tartışmayı başlatan siz olun!

Okuma Listeme Ekle